Görev Malülü Nasıl Olunur? Sistemin Gerçek Yüzü
Çalışanların her gün emek harcadığı, belki de en fazla risk taşıyan iş kollarından birinde görev yaparken, aniden bir sağlık problemi veya kaza nedeniyle görev malülü olabiliyor. Ama bu yolculuğun başı ve sonu ne kadar adil? Görev malülü olmanın kriterleri, başvuruların nasıl değerlendirildiği, hastalıkların ne ölçüde görevle bağlantılı sayıldığı gibi konular, yıllardır tartışma yaratıyor. “Gerçekten görev malülü olmak bu kadar kolay mı, yoksa sistem, bu konuda çeşitli sınırlamalara ve yanlışlıklara mı yol açıyor?” sorusu, herkesin aklında olmalı.
Görev Malülü Olmak Gerçekten Kolay mı?
Görev malülü, aslında devletin veya kurumların, çalışanların görevlerini yerine getirirken karşılaştıkları sağlık sorunlarını, kazaları veya başka engelleri tespit ettiği bir durumdur. Ancak, bu sürecin nasıl işlediğini, başvuru şartlarını ve malullük oranlarını görmek oldukça kafa karıştırıcı. Örneğin, “Bu kadar çalışan sigortalı, bu kadar iş kazası yaşanmışken, gerçekten görev malülü olabilmek bu kadar zor mu?” diye sormadan edemiyoruz.
Bazen görev malüllüğü, normal şartlarda hastalanan bir kişinin hak ettiği bir statüye dönüşebilirken, bazen de gerçekten zor şartlarda çalışan birinin başvurusu, bürokratik engeller ve eksik belgeler nedeniyle geri çevrilebiliyor. Bu durum, göreviyle bağlantılı olarak malül duruma düşen bir çalışanın çabalarını neredeyse anlamsız kılabiliyor.
Görev Malüllüğü Başvurusu Nasıl Yapılır?
Bir kişi görev malülü sayılabilmek için, öncelikle görev sırasında geçirdiği bir kaza veya hastalık nedeniyle çalışamaz hale gelmelidir. Bunun yanı sıra, çeşitli raporlar ve belgelerle bu durumu kanıtlamak gerekmektedir. Türkiye’de bu başvuru süreci, Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) yapılır.
Peki ya hastalıklar? Görevle doğrudan bir ilişkisi olmayan bir hastalık nedeniyle malül sayılmak oldukça zor. Örneğin, psikolojik rahatsızlıklar, genetik hastalıklar veya daha önce mevcut olan bazı fiziksel sağlık sorunları, görev malüllüğü kapsamına girmiyor. Bu durumda bir iş kazası geçiren, fakat bu kaza sonrası kalıcı sağlık sorunu yaşayan bir kişi, o kazayı işlemi sırasında yaşadığı bir durum olarak kabul ettirebilirse malül olabilir. Peki, her hastalık görevle ne kadar ilişkili olarak kabul edilebilir?
Görev Malüllüğüne İlişkin Tartışmalı Noktalar
1. Görevle Bağlantı Sorunu
Görev malüllüğüyle ilgili en büyük tartışma alanlarından biri, hastalıkların görevle ne kadar ilişkilendirilebileceği. Örneğin, bir inşaat işçisi şantiyede ağır bir iş kazası geçirirse, bu olay görevle doğrudan ilişkilendirilebilir. Ancak, aynı şekilde ofis ortamında çalışan bir personel, iş yerinde aldığı stres sonucu psikolojik sorunlar yaşamışsa, bu tür hastalıkların görev malüllüğü kapsamında sayılması oldukça zordur. Peki, günümüz iş ortamlarının sağlığı ne kadar olumsuz etkilediği göz önüne alındığında, ofis çalışanlarının da görev malülü kabul edilmesi gerektiği bir gerçeği göz ardı edilebilir mi?
2. Bürokratik Engeller ve Haksız Retler
Başvuruların sonuçlanma süreci çoğu zaman karmaşık, bürokratik engellerle doludur. Birçok kişi, görev malüllüğü başvurusunda bulunurken “gereksiz” belgelerle karşılaşır, yetersiz bilgi nedeniyle tekrar tekrar belge tamamlamak zorunda kalır veya sonuçta başvurusu reddedilir. Özellikle yeni mevzuatlarla birlikte, başvuruların daha da zorlaştırıldığı, malüllüğün hak edişi konusunda daha katı kuralların getirildiği gözlemleniyor. Bu durum, gerçek malüllerin hakkını almasını engelliyor. Haksız bir red, toplumdaki en savunmasız çalışanların daha da mağduriyet yaşamasına neden oluyorsa, bu adaletli mi?
3. Malül Sayısının Yetersizliği
Sistemde görev malüllüğü sayısının düşük olması, aslında iş kazası geçiren ve gerçekten görev malüllüğü statüsünü hak eden çok sayıda kişinin bu statüye ulaşamadığının bir göstergesi olabilir. Türkiye’de yapılan yıllık değerlendirmelerde, bazı sektörlerde görev malüllüğü oranlarının ciddi oranda düşük olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu durum, bir yandan sistemin zayıf noktalarını, diğer yandan da çalışanların bu hakları almak için mücadelesindeki engelleri gözler önüne seriyor.
Sonuç: Görev Malüllüğü Gerçekten Hakkıyla Veriliyor mu?
Görev malüllüğü, temelde bir çalışanın görev sırasında yaşadığı sağlık sorunları veya kazalar nedeniyle çalışma hayatına son vermesiyle ilgili bir durumdur. Ancak sistemin bu durumu adil bir şekilde işlemesi, tüm başvuruların hakkaniyetle değerlendirilmesi gerekirken, maalesef birçok kişi için haklı bir statü almak zorlu bir mücadeleye dönüşmektedir.
Peki, görev malüllüğü statüsünün gerçekten tüm hak sahiplerine adil bir şekilde verilip verilmediğini sorgulamak, her çalışan için daha fazla hak ve güvenlik talep etmek anlamına gelmez mi? Eğer görev malüllüğüne dair sistemdeki zayıf noktalar göz ardı edilirse, bu haksızlıkların önüne geçmek mümkün olabilir mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?